Feng Shui nedir, ne değildir?

'Feng Shui' son yıllarda eski popülaritesini yitirmiş olsa da, dünyada olduğu kadar ülkemizde de, bir dönemin en çok konuşulan konusuydu.

Feng Shui nedir, ne değildir?

Öyle zannediyorum ki öz vatanından, yani Çin’de olduğundan bile daha fazla ilgi uyandırmıştı bizim coğrafyamızda... Bana da bu popüler kavram ile tanışmak, 1997 yılının Temmuz’una ait bir pazar gününde “kısmet” olmuştu. O pazar gününde Feng Shui’ye merakı sebebiyle okuduğu kitaplar, yaptığı araştırmalar sonucunda, bu konunun bilirkişisi pozisyonuna gelmiş bir dostum bir günü kapsayan tanıtım yapmıştı. Dostum, zaman zaman sözlere ve içeriklere sığdıramadığı sunumunda, çeşitli alet ve edevat yardımı ile “söz uçar gider, akılda kalan gördüğündür” kuralı gereğince uygulamalı anlatımı da ihmal etmemişti. Her başarılı öğrencinin yaptığı gibi ben de “dersi derste öğrenmek lazım” düsturunca pür dikkat bize sunum yapan genç öğretmenimizi dinliyordum. Dinliyordum dinlemesine de, aklıma takılan sorular da yok değildi hani. Vakit ilerleyip anlatılan konular “çetrefilleşince” benim açımdan durum daha da karmaşıklaşmaya ve mantık sınırlarını zorlamaya başlamıştı. Konuların birbiri ile mantıksal bağlantısını, kurgusunu sorgulamaya başlamıştım. Günün sonu gelip de, sunumun bittiği dakikalarda, benimle birlikte bu sunumu dinleyen diğer arkadaşların yüzlerinde “yahu kardeşim şu Çinliler ne müthiş adamlar” ifadesini verecek mimik aradım ama onların da durumu benden farklı değildi. Genç öğretmenimiz soru-cevap bölümüne geçtiğinde, nereden aklıma geldi ise, evini Feng Shui yöntemi kullanarak dekore ettirmek isteyen birinin yüklenmesi gereken maliyetin ne olduğunu sorma gafletinde bulunmuştum. Aldığım cevap benim için çok önemli idi; zira aklıma takılan tüm soruların cevaplarını tek bir yanıt ile almıştım adeta! Kaba bir tahmin yaptığımızda o günün rakamları ile hiç de az olmayan rakamlar söz konusuydu çünkü. Mevzunun özü, püf noktası da burada saklıydı galiba... Çok kesin bir şey vardı ki, o da sunulan şekli ile “Feng Shui” doğru değildir ve tamamı ile uydurulmuş bir hikâyedir. Çin’e ait inanç sistemi Peki, bu Feng Shui nedir o zaman? Yenen-içilen türden bir şey midir ki, insanların yaşamına bu derece girmiştir? Her şeyden önce, Feng Shui, yani anlamı rüzgâr ve su olan bu kavram bir dekorasyon stili değildir. Feng Shui; coğrafi, dini, felsefi, matematiksel, estetiksel ve ideolojik fikirlerin bir karışımını içeren ayrı bir Çin inanç sistemidir. Feng Shui, tarifin sonunda da yer aldığı üzere bir inanç sisteminin de içinde yer aldığı felsefi bir yaklaşımdır. Bu noktadan hareketle, kestirmeden gidersek Feng Shui’nin pek de bize göre (muhafazakâr Türk toplumunu kastetmekteyim) bir şey olmadığını söylemek hiç de yanlış olmasa gerek. Feng Shui inancında ve uygulamalarının merkezinde insanın birey olarak “şansı” hedef alınmaktadır ve çeşitli “marifetler” yardımı ile bu şans yüzdesi çoğaltılmaya çalışılmaktadır. Bu noktada da en büyük medet kapısı “doğa” olmaktadır. Yani doğadan alınacak olan “enerji” desteği ile yaşamımızdaki tüm olumsuzlukları değiştirmeye muktedir olabileceğiz(!) Feng Shui uzmanları, eğer sık sık hasta oluyorsanız, sebepsiz yere işinizi kaybetmişseniz, sürekli olarak başınıza kazalar geliyor ise bunların sebebini yaşadığınız yerin Feng Shui’sine bağlamakta ve size doğru formülü verecek olan ve yaşamınızdaki tüm bu sorunlardan arındıracak olan uzman ile görüşme gerekliliğini hatırlatmaktadırlar. Ayrıca bu kıymetli uzmanların, eğer bir arsa satın alıyorsanız veya bir işyeri, bu taşınmazların sizin kişiliğiniz ile uyumlu olup olmadığına bakabilmek ve karar verebilmek gibi yetenekleri de bulunmaktadır. Bunu bir Hintli yapsa anlaşılır bir şey olabilir. Çünkü adamın inancı o yönde... Buna benzer bir olayın yaşanmışlığı var İstanbul’da. Buna göre, İstanbul’da yatırım yapan bir Hintli işadamı, fabrikalarını kuracakları arsanın yine Feng Shui gereğince kuzeyde olmasını istemiş ve ülkesinden Feng Shui’ci din adamlarını getirip “arsayı kutsama töreni” yaptırmış. Evet, sonuç olarak adamın inancı odur ve gereğini yapmıştır. Ancak inançlı bir Müslüman’ın bu gibi şeylere ümit bağlaması anlaşılabilir bir şey değildir. Aslında Feng Shui uzmanlarının söylediği şekli ile bu inancın sağlayacağı (artık gaz mı olur enerji mi siz karar verin) kazancın artması gibi bir etkisi, faydası gerçekten olsaydı, “kelin ilacı olsa ilk önce kendine sürer”di. O zaman Hindistan’da da bu kadar fakir insanın olması mümkün olmazdı. Elbette Feng Shui, en önemli konulardan biri olan aşk hayatımızı da ihmal edemezdi ve öyle de oldu zaten. Bu konu ile ilgili yaşadığınız sorunlarda Feng Shui’nin çözümleri bulunmaktadır. İzan ve iman sahibi herkesin çok açıkça görebileceği gibi bu “şeyin” elle tutulabilecek hiçbir yanı yoktur. Feng Shui ve çocuk terbiyesi! Feng Shui ile ilgili uzmanlığının (?) olduğunu söyleyen ve her yerde konferanslar vererek açıklamalar yapan ve güya bilimsel tavsiyeler verdiklerini iddia eden bu kişiler, anne babalara, yaramaz çocukları zapturapt altına alabilmeleri için oldukça enteresan bir tavsiyede bulunmakta. Feng Shui uzmanları (?), satın alınacak küçük bir kristal cam eşyayı 7 gün 7 gece tuzlu suda beklettikten sonra kötü enerjisinden arınan kristal camı çocuğun kaldığı odanın özellikle kuzeydoğu yönüne asılması gerektiğini belirtmekte. Aklıma, gizli kamera görüntüleri ile ekranlara yansıyan hoca kılığına girmiş sahtecilik yapan kişilerin, çaresiz kaldığını düşünen zavallı birtakım insanlara muska yazdığı veya birtakım suların içirildiği görüntüler geldi. Eğer yaramaz çocukları uslandırmak bu kadar kolay olsaydı pedagoglara ve eğitimcilere ne ihtiyaç var ki? Al bir kristal cam, tuzlu suda beklet, odanın kuzeydoğusuna as, al sana melek gibi bir çocuk(!) Düşünsel yozlaşma Feng Shui uygulamacılarının ısrarla üzerinde durduğu husus bu anlayışın bir “yerleşim sanatı” olduğu gibi garip bir yorumdur. Evet, belki böyle başlamış olabilir, aradan geçtiği söylenen 3 bin 500 yıl söz konusu, ancak devam eden süreçte bu anlayış kendine özgü dinsel temaları ve uygulamaları da oluşturarak günümüzdeki şeklini almıştır. İnsanların mutlu bir yaşama ve iç huzura ulaşmasını; sandalyenin nerede durduğuna, evin penceresinin büyüklüğüne, yattığınız yatağın yönüne, çocukların terbiye edilmesini tuzlu suda bekletilmiş kristal camlara bırakacak bir düşünce bağnaz ve bir o kadar da sığ bir dünyanın, sığ bir anlayışın ürünüdür. “Düşünsel yobazlık – yozlaşma” tam da bu olsa gerek. Doğa mı Yaratıcı mı? Uzmanlıkları kendinden menkul olan Feng Shui uygulamacılarının isimlerinin yanındaki “uzman” tanımlaması nasıl oraya konmuştur pek de bilinmez aslında. Yani bu uzmanlık, Çin’e yapılan birkaç turistik gezi sonrasında mı alınır yoksa bir iki kitap okuyunca mı olunur pek bilinen bir şey değil. Benden size âcizane tavsiye, eğer Çin’e sık sık gidiyorsanız dönüşte iyi bir Feng Shui uzmanı olma şansınız olabilir. “Çince bilmiyoruz nasıl olacak” demeyin çünkü gerek yok. Zira bu işi yapanlar da bilmezler. Bilmek de gerekmiyor zaten. Çin’in rüzgârında üşüyen suyunu içen, memlekete gelince Feng Shui yapabilir. Benden size garanti!!! Yine uzmanlıkları kendinden menkul olan Feng Shui uzmanlarının takipçilerine sundukları vaatler arasında insanı hayrete düşüren beyanatlar bulunmaktadır. Örneğin; evinizi satın alırken mutlaka bir Feng Shui uzmanına danışmanız, sizin yeni hayatınıza 1-0 önde başlamanızı sağlayacaktır. Evinizin sizi destekleyen konumda olması evrenden istediklerinizi almanızda büyük yarar sağlayacaktır. Özellikle “Gülhatmi üretkenliğin simgesidir ve çocuk isteyen çiftlerin evlerinin batı ve güneybatısına dikilmesi gerekir” gibi bir tavsiyeyi nereye koymamız gerekir??? Bu gibi ifadeler, insanın gerçek Yaratıcısını unutup onların da birer yaratılmış varlık olduğunu unutarak kendisine medet kapısı olarak doğayı, evreni bellemesi Feng Shui felsefesi ile ilgili sanırım söylenecek söz bırakmamaktadır helhalde. Feng Shui, her yerde Feng Shui, iç mekân tasarımında uygulanacak rahat ve dingin dekorasyon stili önerileri ile kişileri rahatlatacak masum yüzü ile ortaya çıkmış ve ardından da gelinen noktada bakın hangi alanlara da el atmış durumdadır: • Eğer beklenmedik şekilde olumsuz olaylar ile uğraşıyorsanız, mesela kazalar, Feng Shui sizin için önleyici tedbirler ile dolu… • Aile içi geçimsizliğinizin çözümü için Feng Shui’nin size sağlayacağı avantajlar saymakla bitmez. • İşinizi kaybettiyseniz, işlerinizde, iş yeri bereketinizde azalma varsa kendinizi bir Feng Shui uzmanına teslim etmek sizin için kaçınılmaz bir durum. • Uyku ve sağlık problemleriniz için de Feng Shui’nin çözümleri saymakla bitmez… • Öğrencilerin eğitimdeki başarıları için kesin formüller Feng Shui’de. • Aşk hayatınızı Feng Shui’ye teslim etmezseniz evlilik sizin için hayal olabilir. • Eğer kendinizi yalnız hissediyorsanız Feng Shui bunun için de çareler bulmuş durumda. • Ve son olarak Feng Shui’nin en parlak hizmeti; çocuk sahibi olamıyor bunun ızdırabını çekiyorsanız, koşun gelin Feng Shui uzmanına, garanti çözüm! İnsanımızın yaşamı içerisinde karşılaştığı çeşitli zorlukları sorun haline getirerek gerçek Yaratıcısı’ndan yardım istemek yerine, bu insanların, bu hallerini ticari emelleri için kullanan bir takım sahtekârlara giderek medet beklemesi ve sonuç olarak ortaya nahoş vaziyetlerin çıkması durumundan Feng Shui’yi farklı kılan nedir? Adının kulağa daha hoş gelmesi mi, yoksa bu işi yaptığını söyleyen, uzmanım diyen kişilerin başkaca kılık kıyafet içinde olması mı, toplumdaki sosyal konumları mı, cemiyet insanı olmaları mı veya ne? Bu noktada şunu sormak artık farz olmuştur. Çağımızın “putu” değildir de nedir Feng Shui o zaman. İnsanlığın cehalet ile boğuştuğu dönemlerde de izan ve imandan yoksun insan toplulukları benzer cansız varlıklardan medet ummuyorlar mıydı? Düşünmek… İnsanlar için güzel bir nimet... moraldunyasi.com
<< Önceki Haber Feng Shui nedir, ne değildir? Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER