'İntikam peşinde değiliz ama...'

Tarih 20 Haziran 2008... Fatih Terim yönetimindeki A Milli Takım'ımız, İsviçre ve Avusturya'nın ortaklaşa düzenlediği 2008 Avrupa Futbol Şampiyonası çeyrek finalinde Hırvatistan'la oynuyor.

'İntikam peşinde değiliz ama...'

Müsabakanın normal süresi 0-0 sona ererken Hırvatlar 119. dakikada Klasnic'in golüyle öne geçiyor. Türkiye cephesinde tribünde ve ekranları başında bulunan futbolseverler 'of' çekerken sahneye Semih Şentürk çıkıyor ve 120+2'de 'daha bitmedi' diyor. Güçlü rakibini penaltılarla 4-2 mağlup eden ve tarîhi bir zafere imza atan Ay-Yıldızlıların sevinç çığlıkları, sessiz hıçkırıkları gölgede bırakıyor. Sonucu hazmedemeyenlerden biri de Hırvatistan'ın Teknik Direktörü Slaven Biliç... Avusturya'nın başkenti Viyana'daki Ernst Happel Stadı'nda oynanan bu karşılaşmanın üzerinden 3 yılı aşkın bir süre geçti ve Türkiye ile Hırvatistan bu kez Euro 2012 finallerine gidebilmek için rakip oldu. Birbirini yakından tanıyan iki ülke, 11 ve 15 Kasım'da Polonya ile Ukrayna'nın ev sahipliğini üstleneceği şölende yer alabilmek için mücadele edecek. Biz de kritik müsabakalar öncesi Hırvat teknik adam Slaven Biliç'e kulak verdik ve deneyimli çalıştırıcının düne ve bugüne dair izlenimlerini aldık. 2008'de dramatik bir şekilde kaybetmiştiniz. Türkiye ile yeniden eşleşince ne hissettiniz? Elbette o maçı hemen bir kez daha izledim. Çünkü o takımdan birçok oyuncunuz var şu anki kadroda. Bizim için iyi bir maç değildi. 120 dakika boyunca biz çok daha fazla şans bulmuştuk. Biz o zaman daha iyi futbol oynamıştık. Şu anki iyimserliğimin sebebi de bu zaten. Türkiye ile eşleşince Hiddink döneminden itibaren tüm maçlarının DVD'sini aldım. Ekibimle birlikte maçları analiz ettik. Bu her maç için yaptığımız bir hazırlık aslında. 2008'e göre daha fazla hazırlanma vaktimiz vardı ve elbette Türkiye'yi iyice analiz ettik. Kurayı nasıl değerlendiriyorsunuz? Ortada dört ihtimal vardı. Estonya ve Karadağ'a saygı duyuyoruz ama elbette kâğıt üstünde Türkiye ve Bosna-Hersek daha iyi takımlar. Türkiye ile eşleşmekten memnun olmadık çünkü Türkiye, diğerlerine göre daha iyi bir takım. İsteyeceğimiz son takımdı. Eşleşmeden memnun olmamızın sebebi 2008 değil; Türkiye'nin iyi bir takım olması. Ama iyiyiz ve kendimize güveniyoruz. 'İntikam zamanı' dediğiniz yazıldı. Var mı böyle duygular? İntikam çok kötü bir kelime. Bunu kesinlikle kullanmam ben. Lügatimde böyle bir kelime yok. Medyaya bu tür şeyler çok çekici gelebilir: İntikam, intikam, intikam! 2008'de Türk takımı bizim onlardan nefret etmemiz ya da intikam gütmemiz için hiçbir şey yapmadı. Onlar sadece bir gol attı. Hepsi bu. Bunun için onları suçlayamayız. Kendimizi ve hakemi suçlayabiliriz. Türkiye hile yapmadı. Türkiye bir gol attı; hem de harika bir gol. (Eliyle şapka çıkarma işareti yapıyor bunu söylerken) Türk oyuncular karakterini gösterdiler. Çek Cumhuriyeti, İsviçre karşısında karakterlerini gösterdiler oyunda. Son olarak Kazakistan'a karşı yaptılar bunu. İntikam değil, biz Avrupa Şampiyonası'na gitmek istiyoruz; motivasyonumuz bu. İyi ve adil oyun içinde her şeyi yapacağız. Motivasyonumuz 2008 değil ama elbette o maçı yaşadık. Eşleşince aklımıza gelmemesi imkânsızdı. Türkiye size göre nasıl bir takım? Türkiye duygusal ve heyecanlı bir takım. Biz de öyleyiz. Duygular ve heyecan takımınızın büyük bir parçası. Gerçekten çok çok kaliteli bir takımsınız. Topla oynamayı seviyorsunuz. Bireysel anlamda büyük oyunculara sahipsiniz. Mesela kimler? Arda, Burak, Altıntop. Orta sahada anahtar oyuncularınız var, Emre gibi. Selçuk İnan gibi. Gökhan ya da Sabri kim oynarsa oynasın kanat oyuncularınız çok iyi. Elbette özel planlarımız var ama bunları size anlatacak değilim. (Gülüyor burada) Motor gibi işleyen bir takımınız var bence. İyi bir takımınız olduğunu biliyordum zaten. Ligde ve Avrupa kupalarında Türkiye yükselen bir ülke artık. Genç bir jenerasyonunuz var. Yatırım yapmak için paranız var. Güzel maç izleyeceğiz çünkü iki takım futbol oynamak istiyor. Türkiye'ye duygusal ve ruhuyla oynuyor dediniz. Ama Hiddink takımı böyle oynatmadığı gerekçesiyle eleştiriliyor? Guus Hiddink, kesinlikle dünyadaki en iyi hocalardan birisi. Şu anda baskı altında olduğunu biliyorum. Ben de öyleyim. İşler çok parlak gitmediği zaman bu eleştirilerin olması gayet normal. Ayrıca Türk seyirciler beni çok şaşırttı! Gerçekten sürekli takımlarının arkasında duruyorlar. Kazakistan maçında bunu gördük. Pes etmediler ve 55 bin seyirci, takımı zafere iteledi. Eğer kamusal bir iş yapıyorsanız bu eleştirilerin olması gayet normal. Sevseniz de sevmeseniz de bunu kabul etmek zorundasınız. Eğer bunlarla baş edemiyorsanız o zaman sizin başka işlere bakmanız daha iyi olur. İlk maçın İstanbul'da olması sizin için avantaj mı? Bizim için iyi bir şey bu. Sizin gibi bizim de taraftarlarımız var. Rövanş maçında işler iyi gitmiyorsa, 60. dakikadan sonra risk almak istiyorsanız bu dakikaları evinizde oynamak daha iyi. Bu anlarda seyircimiz sahadaki oyuncuları motive edebilir. İstanbul'da daha defansif bir takım mı izleyeceğiz? İkisini de (savunma ve hücum) yapmak için sebepler var. En iyi şey bu ikisini karıştırmak. 5 seneden beri oynadığımız bir tarz var. Bunu değiştiremezsiniz. Ayrıca çok sıkı, çok derinden bir savunma yapamazsınız. Topla oynamayı seven oyuncularımız var. Mesela Modriç. Biz de topla oynamayı seviyoruz, Türkiye gibi. Gelecek planlarınız neler? Türkiye'de çalışır mısınız? Geleceğim şu anda Türkiye. Sadece iki maçı düşünüyorum. Geleceğim hakkında konuşmayı sevmiyorum. Şu an yaptığım işe odaklanmayı tercih ediyorum. "Türkiye kaybederse Hiddink gider" görüşleri var. Hırvatistan Futbol Federasyonu Başkanı Markoviç, kaybetseniz bile sizinle devam edeceğini söylüyor? Bu maçların hem benim için hem de Guus Hiddink için zor geçeceğini belirleyici olacağını biliyorum. Benim prensibim şudur: Baş edemediğim bir durum olursa zaman harcamam. İki takımın şansını nasıl değerlendiriyorsunuz? Bence şansımız var. Şansımız en az yüzde 50. (En az derken bastırarak güçlü bir vurguyla söylüyor). Gerçekten iyimserim. Tabii ki, iki iyi takım karşılaşacak. Ama sonunda aradan sıyrılıp giden kesinlikle biz olacağız. Sizin takıma saygı duyuyorum. Kesinlikle şansınız var. Eminim Türkiye de iyimserdir. Bizi yenmeyi bekliyorsunuzdur. Şanslar yüzde 50 yüzde 50. Ama ben takımıma güveniyorum. 59 maç oynadık. Bunların sadece 6'sını kaybettik, 39'unu kazandık. Ben çok sık kaybetmiyorum yani. İstanbul'a sadece bir amaçla gideceğiz. Sizden daha iyi oynamaya çalışmak. Tabii ki şansa da ihtiyacımız var. Ben devam edeceğimize inanıyorum. İyi olanın kazanmasına izin verelim. 2008'deki maçta Fatih Terim ile tartıştığınız söylenmişti. Konuştunuz mu sonra? Bence tartışma değildi o. Maç içinde olabilecek konuşmalar. Benim kimseyle bir problemim olmadı, olmaz da. Fatih Terim ile de olmadı. O müsabakadan sonra UEFA toplantılarında Fatih Terim'le 2-3 defa görüştük, bir şeyler içtik. Terim, saygı duyduğum bir isim. Türkiye'de şike soruşturması devam ediyor. Ne düşünüyorsunuz bu konuda? Detayları bilmiyorum. Ama günümüz dünyasında artık futbol spordan ziyade daha çok bir ekonomi. Sektörde daha çok para var. İnsanlar her maçta şike yapıldığına inanır, söylerler. Ama sahaya 11 kişi çıktığınız anda işler değişir. Emre çok özel bir oyuncu Hırvatistan Milli Takımı'mın hocası Slaven Biliç, bizi Split'te ağırladı. Kaldığımız otele gelecek kadar nazik davrandı. Röportaj esnasında gayet kibar ve sıcakkanlıydı. Röportaj için gün verdi, ancak önceden saat söyleyemedi. Ama "Çok yoğunum ve vakit az olmasına rağmen mutlaka sizinle görüşeceğim." diyerek o gün Split'te olmamızı istedi. Forma imzalarken, "Türkiye'den en çok beğendiğiniz oyuncu kim?" diye tekrar sordum. Hemen "Emre Belözoğlu" dedi. Ardından "Emre çok özel bir oyuncu. Hem defansta hem hücumda varını yokunu ortaya koyan birisi. Oyun anlayışı ve zekâsı çok özel." diye ekledi. Biliç, Servet Çetin'i de beğendiğini söylemeden geçmedi. Hırvat hoca 'Rambo' dediği Servet Çetin'e 2008'deki maç öncesinde gelerek kendisini çok beğendiğini söylemiş. Şehrazat ve Ezel tutkunu Slaven Biliç, Türkiye-Hırvatistan ilişkilerinin son dönemde büyük gelişme gösterdiğinin farkında. Türkiye'ye giden Hırvat turist sayısının giderek arttığını belirtiyor. Tabii biz sormadan konuyu Türk dizilerine getiriyor: "Türk dizileri burada çok popüler." diyor. Kendisinin bunları izleyip izlemediğini sorduğumuzda ise "Ben sıkı bir televizyon izleyicisi değilim. Özellikle takip etmedim ama elbette Şehrazat (Bin Bir Gece) ve Ezel'in bazı bölümlerini izledim." cevabını verdi. Rockçı ve hukukçu Biliç Hırvatistan'ın çalıştırıcısı Slaven Biliç oldukça genç bir hoca. 1968 doğumlu. 1998 Dünya Kupası'nda üçüncü olan Hırvat takımının efsane isimlerinden. Ama sadece bir spor adamı değil. Gitar çalmayı ve rock müzik söylemeyi çok seviyor. Üyesi olduğu Rock grubu için şarkı sözleri yazmıştı. Ancak eskisi kadar zaman ayırmıyor artık müziğe. Aynı zamanda hukuk fakültesi mezunu ama bunu bir meslek olarak yapmayı düşünmüyor. Başkent Zagreb olmasına rağmen futbolun "başkenti" Split olarak görülüyor. Buradaki futbol başka ve takımların rekabeti bir başka. Biliç de bizimle Split'te görüşmeyi tercih etti. ZAMAN
<< Önceki Haber 'İntikam peşinde değiliz ama...' Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER